29 Mart 2015 Pazar


Ocak ayında 4 senedir birlikte olduğum sevgilime ( annem ‘’sevgili’’ yerine ‘’konuştuğun’’ babam ise ‘’iyi arkadaşın’’ demeyi tercih eder ) evlenme teklifi ettim.

Ne alakası var şimdi konumuzla diyenleriniz olabilir. Hatta ve hatta şu anda belki de birkaç kişi e-mail listesinden ayrılma kararı vermiş de olabilir.

Haklısınız, ilk bakışta bunun konumuzla hiçbir ilgisi yok gibi görünüyor ama işin aslı öyle değil.
Evlenme teklifimin geri dönüşüm optimizasyonu, pazarlama vb. gibi konularla yakından ilgisi var.
Evlilik teklifim ve pazarlama arasındaki yakın bağı kanıtlamadan önce filmi biraz başa sarayım ve evlenme teklifine uzanan yoldan bahsedeyim.

Kız arkadaşımla uzun süredir yurtdışında tatil yapma planlarımız vardı fakat gerek her ikimizin iş yoğunluğundan, gerekse zamanlarımızın bir türlü uyuşmamasından ötürü bu hayali bir türlü gerçekleştirememiştik.

Hayalimizi gerçekleştiremediğimiz her ay tatil planımızı gelecek aylara erteliyorduk ve bu senaryo 2 senedir ‘’replay’’ modunda devam ediyordu.

Neyse ki Ocak ayında zaman yaratabildik ve Skyscanner’a girerek ( en sevdiğim otel arama motoru olur kendileri ) Prag için rezervasyonumuzu yaptık.

Şehir Prag olunca ben de Mart ayı gibi planladığım evlenme teklifini bu fırsat kaçmaz diyerek ‘’Ocak’’ ayı için revize ettim.

Tabii ki bu kararı vermemde kışın evlenme teklifi etmek için dünyadaki en güzel yerin Prag’da bulunan Charles Köprüsü olduğundan bahseden onlarca yazının ve deneyimin büyük etkisi olmuştu.

PRAG HİKAYESİ

Prag’a indikten sonra eşyaları otele bıraktık ve doğruca şehir merkezine gittik. İhtişamlı görünen, üzerimizden martıların uçtuğu o romantik Charles köprüsünden ikinci geçişimizde biraz duraksadık ve nehri incelerken sohbet etmeye başladık.

Kulaklarımız soğuktan adeta donarken ben saatlerdir cebimde taşıdığım yüzüğü çıkarmanın zamanının geldiğini hissediyordum ve yüzüğü cebimden çıkardım…
Sonrasında, o klasik cümle dilimden döküldü: ‘’ Benimle evlenir misin ‘’ ?
Gözde şok olmuştu…

Köprüden ayrıldıktan sonrada septik şokta 30-35 dakika kadar geçirdi.
3-4 kere anlaşılamayan cümle kurma deneyimi oldu.
Şuuru yerine geldiğinde hiç beklemediğim o cevabı verdi.
‘’ EVET ‘’ ( şaka yaptım, evet demesini bekliyordum. )

O evet dedikten sonra tabii ki mutlu olmuştum fakat içimdeki ben her zamanki gibi bu evete mantıklı bir neden arama gayretindeydi.

Gözde, bana neden evet demişti?

Biliyorum, biliyorum… 4 senelik ilişki, ondan önce 4 senelik bir arkadaşlığımız ya da benim eli yüzü ortalamadan kötü olmayan birisi olmamın etkisi olduğunu düşünebilirsiniz.
Ama yine de bu sebepler bir kadının kendisine yapılan bir evlenme teklifine ‘’evet’’ demesi için yeterli değildi.

Kafamı kurcalayan bu soruya yanıt bulmak için uzun süre çabaladım…
Soru artık salt bir evlilik teklifinden çıkmış ‘’ İnsanlar Neden Evet Der?’’ sorusuna evrilmişti.
Bu soruya yanıt ararken aslında yanıtı senelerdir bildiğimi fark ettim.
Yanıt basitti:

‘’Küçük evetler büyüt evetlere yardımcı olur.’’
Bunu fark ettiğimde Gözde’ye şu soruyu yönelttim:
Eğer tanıştığımız ilk gün sana evlenme teklifi etsem ne derdin?
Cevabı tahmin ettiğiniz gibi ‘’hayır derdim’’ oldu.
Sonra farklı bir şekilde yeniden sordum:
Eğer çıkmaya başladığımız ilk gün sana evlenme teklifi etsem ne derdin?
Biraz düşünürdüm tabii ama yine de ‘’hayır derdim’’.
Bu durumda, benim 4 sene içinde ona birçok kez ‘’evet ‘’ dedirtmem ‘’büyük evet’’ için araç olmuştu.

Ne de olsa çıkma teklifime ( annemin deyişiyle arkadaşlık teklifi ) , sinema teklifime, bira içme teklifime, ailesiyle tanışma teklifime, yurtdışında tatile çıkma teklifime ve bunun gibi binlerce teklifime ( pizza yaparken dometesleri doğramasını rica ettiğimde ‘’evet’’ demesi gibi ) evet demişti.
Dolayısıyla bu küçük evetler büyük evet için bir girizgah olmuştu.

Yaptığım iş, dijital pazarlama ya da bütünsel yaklaşımda, pazarlama ya da ikna sanatı diyelim tamamıyla evet dedirtmeye yönelikti.

Diyelim ki bir web projesinde çalışıyorsunuz ve hedefiniz ürünün sepete koyulması, bilmelisiniz ki ürün sepete koyulana kadar ziyaretçiye ne kadar ‘’evet’’ dedirtirseniz başarı oranınız o kadar artar.
Örneğin, sitedeki müşteri yorumlarını okuduğunda ziyaretçi küçük evetlerle okunanları onaylar.
Eğer izinli olarak ziyaretçinin e-posta adresini alırsanız bu onun size güvendiğinin göstergesidir ve bir ‘’küçük evet’’ daha ceptedir.

Eğer satış formunu kısaltırsanız çoğu zaman ‘’bir sonraki adım’a geçiş oranlarında yükselme görürsünüz ki bu da satışları arttırır çünkü formu dolduran kişi bir sonraki adıma geçmiş ve küçük bir evet daha demiştir.

Hatta birçok sektörde ürün ile ilgili videoyu izleyenlerin ürünü satın alma ihtimallerinin izlemeyenlere göre %20 - % 30 arttığı gözlemlenmiştir. Videoyu izlemek için butona basmak küçük bir evettir.

Bu küçük evetler biriktikçe müşterinin ürünü satın alma ihtimali yükselir.
Ekonomideki karmaşık ‘’evet’’ deme sürecinin hayatımda karşılık bulan hali buydu.
Sizin de tecrübeleriniz var mı? Yoksa da hayata artık farklı bir derinlikle bakmaya başlayabilirsiniz.

YAZININ BAŞINI ÇOK BEĞENDİĞİMDEN YAZI Özenç Kılıçcıoğlu'na aittir.

2 yorum: